Finansal piyasaları anlamaya çalışırken kendinizi çelişkili uzman görüşleri ve karmaşık veriler arasında kaybolmuş hissettiğiniz oluyor mu? Yalnız değilsiniz. Bir yanda rekor kıran endeksler, diğer yanda yaklaşan kriz uyarıları... Bu gürültünün içinde doğru kararı vermek neredeyse imkansız görünebilir. Bu yazı, piyasaların nabzını tutan Bora Özkent, Barış Soydan, Artunç Kocabalkan, Selçuk Geçer ve Emre Şirin gibi önde gelen yorumcuların en çarpıcı analizlerini mercek altına alarak bu karmaşayı ortadan kaldırmayı hedefliyor. Manşetlerin ve ilk bakışta görünenin ardındaki şaşırtıcı gerçekleri ortaya çıkararak, son dönemdeki piyasa hareketlerinin arkasındaki dinamikleri anlamanız için bir rehber hazırladık.
Uzmanlar Çarpıştı: Altın, Borsa ve Piyasaları Sarsan 5 Şaşırtıcı Gerçek
1. Altın: Jeopolitik Gerilim ve Merkez Bankalarının Gizli Oyunu
Uzman yorumları incelendiğinde, altının uzun vadeli gücünün inkar edilemez olduğu konusunda net bir fikir birliği göze çarpıyor. Özellikle Selçuk Geçer ve Artunç Kocabalkan gibi isimler, bu gücün arkasındaki temel dinamikleri şu şekilde sıralıyor:
- Süregelen jeopolitik riskler (Venezuela, Rusya, İsrail/Gazze, Çin/Tayvan).
- Çin başta olmak üzere merkez bankalarının aralıksız altın alımları.
- Beklenen FED faiz indirimleri.
Ancak uzun vadeli yatırım ile kısa vadeli alım-satım arasındaki farkı anlamak kritik önem taşıyor. Uzun vadeli görünüm pozitifken, Artunç Kocabalkan gibi yorumcular kısa vadede teknik engellere dikkat çekiyor. Örneğin, ons altının 4150 dolar direncini kırmakta zorlanması, fiyatta yatay bir harekete neden oluyor. Bu düşüşler ise Barış Soydan'ın belirttiği gibi, ciddi sayıda yatırımcı tarafından birer alım fırsatı olarak görülüyor.
Soydan, uzun vadedeki kurumsal iyimserliği şu sözlerle vurguluyor: "Goldman Sachs önümüzdeki yıl 5.005 dolar ve 2028'de de 6.000 dolara gidecek diyordu; o nedenle böyle düşüşleri alım fırsatı yapan da ciddi bir yatırımcı var."
Bu analizler, altının klasik piyasa dinamiklerinden çok, küresel istikrarsızlığa ve merkez bankalarının stratejik hamlelerine bir tepki olduğunu gösteriyor. Ancak kısa vadede teknik dirençler, fiyat hareketlerini belirlemeye devam ediyor.
2. Gümüş: Altının Gölgesindeki Uçucu Fırsat
Genellikle altınla birlikte anılsa da gümüşün kendine özgü dinamikleri var. Barış Soydan, gümüşün son dönemde altından daha sert bir düşüş yaşadığına dikkat çekiyor. Bunun nedeni, Londra’da yaşanan "fiziki gümüş bulunma problemi"nin çözülmesiyle piyasanın köpüğünü almasıydı. Bu durum, gümüş piyasasının sadece ekonomik göstergelerden değil, aynı zamanda tedarik zinciri sorunlarından da ne kadar etkilendiğini gösteriyor.
Soydan’ın analizi, gümüşün volatil yapısını bir kez daha ortaya koyuyor. Altına kıyasla daha riskli ama potansiyel olarak yüksek getirili bir yatırım alanı olduğu açık. Ancak bu da onu daha dikkatli analiz edilmesi gereken bir araç haline getiriyor.
3. Amerikan Borsası: Verilerin Ardındaki Şüpheci Bakış
ABD borsalarında son dönemdeki yükselişin arkasında, beklentilerin altında gelen enflasyon verileri var. Ancak Bora Özkent bu veriye eleştirel yaklaşıyor. Özkent, düşük gelen enflasyonun “anket bazlı” bir kalem olan owners’ equivalent rent üzerinden manipüle edilmiş olabileceğini söylüyor. Bu veri, ev sahiplerinin beyanlarına dayandığı için kolayca yönlendirilebilir.
Özkent bu durumu şu sözlerle dile getiriyor: “Ben daha böyle bir sahtekârlık görmedim. Enflasyonun düşeceği kalem bir anket! En kolay hile yapılacak yer orası.”
Bu eleştiri, yatırımcılar için önemli bir hatırlatma: Manşetlerdeki rakamlara körü körüne güvenmek yerine, verilerin kaynağını sorgulamak gerekiyor. Piyasalar kısa vadede olumlu tepki verse de, manipülasyon ihtimali uzun vadede ciddi düzeltmelere neden olabilir.
4. Türkiye Borsası: Siyasi Tetikleyicilerle Gelen Riskli Ralli
Borsa İstanbul'da yaşanan son rallinin ekonomik değil, siyasi bir tetikleyicisi vardı. Mahkemenin CHP kurultayına dair “Mutlak Butlan davası”nı reddetmesi, piyasalarda kısa süreli bir rahatlama yarattı. Bu gelişme sonrası CDS priminde düşüş, banka hisselerinde sert yükseliş ve rekor işlem hacmi görüldü.
Ancak Emre Şirin, bu ralliyi “olmaması gereken bir krizin sona ermesinin kutlanması” olarak nitelendiriyor. Şirin’e göre bu tür siyasi dalgalanmalar, küçük yatırımcılar için tehlikeli bir oynaklık yaratıyor. Temeli sağlam olmayan bu yükseliş, kısa sürede tersine dönebilecek kadar kırılgan.
Sonuç: Manşetlerin Ötesine Bakmak
Finansal piyasalar, ekonomik veriler, siyasi gelişmeler ve yorumcu analizlerinin iç içe geçtiği karmaşık bir ağdır. Uzmanların görüşlerinden çıkarılacak en önemli ders ise basit: Her veri bir hikaye anlatır, ama o hikayeyi doğru okumak gerekir. Bora Özkent ve Emre Şirin’in de vurguladığı gibi, başarılı yatırımcılar sadece rakamlara değil, rakamların ardındaki niyetlere bakabilenlerdir.
Manşetlerin gürültüsü içinde aklı korumak, uzun vadeli kazancın en temel kuralıdır.



