29 Ekim 2025

Altın: "Manipülasyon Piyasası" Uyarısı ve Fırsat İkilemi



Uzmanlar İkiye Bölündü: Altın İçin Alım Zamanı Mı, Borsa İçin Tehlike Çanları Mı Çalıyor?

Giriş: Piyasaların Sisli Sularında Yön Bulmak

Yatırımcılar için pusulanın şaştığı, sisli bir dönemden geçiyoruz. Bir yanda rekor seviyelerden sert düzeltmelere geçen varlık fiyatları, diğer yanda ise birbirine zıt tavsiyeler veren uzman görüşleri kafa karışıklığını artırıyor. Bu bilgi bombardımanı arasında yatırımcıların yön bulması her zamankinden daha zor hale geldi. Bu yazının amacı, Türkiye'nin önde gelen ekonomi yorumcularının son analizlerinden en kritik ve şaşırtıcı içgörüleri sentezleyerek mevcut piyasa iklimine dair bir netlik sunmaktır. Peki, bu karmaşık tabloda yatırımcılar ne yapmalı?




1. Altın: "Manipülasyon Piyasası" Uyarısı ve Fırsat İkilemi

Düşüş Alım Fırsatı mı, Düzeltmenin Başı mı?

Ons altının son haftalarda yaşadığı keskin düşüş, uzmanların iki ana kampa ayrılmasına yol açtı: taktiksel alım fırsatı görenler ve temkinli bekleyişi savunanlar. İslam Memiş ve Cihat E. Çiçek gibi isimler bu geri çekilmeyi sağlıklı ve beklenen bir düzeltme olarak görüyor. Piyasa zamanlamasına odaklanan bir yaklaşımla İslam Memiş, mevcut durumu bir "manipülasyon piyasası" olarak tanımlarken, mevcut seviyelerin ABD Merkez Bankası (Fed) kararının tetiklemesi beklenen bir toparlanma öncesinde kısa vadeli bir alım fırsatı sunduğunu belirtiyor.

Bu görüşe karşın, daha temkinli ve trendi izleyen bir duruş sergileyen Tunç Şatıroğlu, yaşanabilecek olası bir yukarı yönlü tepkinin, daha önce satış yapmamış olanlar için bir "satış fırsatı" olacağını savunuyor. Kendisi, altının önümüzdeki üç ay boyunca yatay bir seyir izleyebileceği ("bir 3 ay oyalanabiliriz") uyarısında bulunuyor. Risk yönetimini teknik seviyelere dayandıran Artunç Kocabalkan ise ons altının ons başına 3.950 Dolar seviyesinde güçlü bir desteği olduğunu ve bu durumun aşağı yönlü riskleri sınırladığını ifade ediyor.

Türkiye'deki yatırımcılar için ise denkleme ek bir risk faktörü daha giriyor. Barış Soydan, ithalat kotaları ve üretim sorunları nedeniyle Türkiye'de fiziki gram altının dünya fiyatlarına kıyasla önemli bir primle satıldığına dikkat çekiyor.

Kısa vadeli dalgalanmaları göz ardı eden uzun vadeli yatırımcı felsefesini özetleyen Cihat E. Çiçek'in şu sözleri ise durumu net bir şekilde ortaya koyuyor:

"Bu dalgalanmadan rahatsız olan varsa, midesi kaldırmayan... koşup kuyumcudan götürüp bozdursunlar yani. Ama söylüyorum, bunlar olacak, daha da düşebilir. Düşmesi sağlıklı."

Dolayısıyla, Türk yatırımcısı için altın denklemi iki katmanlı bir hal alıyor: Küresel piyasalarda İslam Memiş'in öngördüğü Fed kaynaklı bir toparlanma gerçekleşse dahi, Barış Soydan'ın işaret ettiği yurt içi prim riski bu potansiyel kazancı eritebilecek bir yerel tehlike olarak masada duruyor.

2. Gümüş: Altının İzinde, Daha Sert Dalgalanmalarla

Yüksek Oynaklık, Yüksek Potansiyel mi?

Gümüş piyasasındaki genel kanı, altını yakından takip ediyor ancak çok daha yüksek bir oynaklık içeriyor. Yorumcular, gümüşteki hareketlerin altının bir yansıması olsa da, dalgalanmaların şiddetinin daha fazla olduğu konusunda hemfikir.

Tunç Şatıroğlu, gümüşteki düşüşün altından bile daha sert olduğunu belirterek yatırımcıların bu varlıkta ekstra dikkatli olması gerektiğini vurguluyor. Volatil bir varlıkta nasıl disiplinli bir strateji izlenebileceğine dair bir örnek ise İslam Memiş'ten geliyor. Memiş, gümüş için 49, 47 ve 45 dolar gibi önceden belirlediği kademeli alım seviyelerine sadık kalarak planlı bir stratejinin bu oynaklıkta nasıl başarıyla uygulanabileceğini gösterdiğini belirtiyor. Bu durum, gümüş yatırımcısının temel ikilemini ortaya koyuyor: Şatıroğlu'nun uyardığı sert dalgalanmalardan kaçınmak mı, yoksa Memiş'in örneğindeki gibi bu dalgalanmayı disiplinli bir alım planıyla yönetmek mi?

3. Amerikan Borsası: Rekor Zirvelerdeki Balon Riski

Parti Devam Edecek mi, Yoksa Müzik Durmak Üzere mi?

ABD borsaları rekor seviyelerde seyrederken, uzmanların genel görünümü "temkinli iyimserlik" olarak özetlenebilir. Tunç Şatıroğlu, Nasdaq endeksi özelinde oldukça pozitif bir duruş sergiliyor. AFT gibi teknoloji fonlarını öneren Şatıroğlu, mevcut rallinin tabana yayıldığı için sağlıklı olduğunu ve yükselişin devam etme potansiyeli taşıdığını düşünüyor; ancak Fed faiz kararı öncesi ve günü işlem yapmak için doğru zaman olmadığını belirterek zamanlama konusunda uyarıyor.

Bu boğa piyasasına tam zıt bir görüş ise Artunç Kocabalkan'dan geliyor. Kocabalkan, kendi analizlerinin önümüzdeki iki hafta içinde Amerikan borsalarında "acayip bir satış" potansiyeline işaret ettiği konusunda ciddi bir uyarıda bulunuyor.

Bu iki zıt kutup arasında daha nüanslı bir pozisyonu ise Citi analisti Scott Kronert'in görüşlerini aktaran Barış Soydan temsil ediyor. Soydan, teknoloji hisselerinde bir "balon" olduğunu kabul etmekle birlikte, şirket karlarının güçlü gelmeye devam ettiği sürece bu balonun patlamadan büyümeye devam edebileceğini belirtiyor. Bu analizler ışığında yatırımcı, Şatıroğlu'nun işaret ettiği sağlıklı trende mi güvenmeli, yoksa Kocabalkan'ın uyardığı ani satış riskine karşı pozisyon mu almalı sorusuyla karşı karşıya kalıyor.

4. Türkiye Borsası: Ekonomik Verilerden Çok Siyasi Fısıltılar

Rota Siyasi Gündemle Çiziliyor

Borsa İstanbul söz konusu olduğunda, uzmanlar arasında nadir görülen bir fikir birliği var: Borsanın yönünü ekonomik veriler değil, neredeyse tamamen yurt içi siyasi gelişmeler belirliyor.

Murat Muratoğlu, analizinde piyasa hareketlerinin mahkeme kararları ve "kayyum" atanma riski gibi siyasi olaylarla nasıl birebir örtüştüğünü grafiklerle gösteriyor. Ona göre piyasalar artık "siyasetin esiri" olmuş durumda. Cihat E. Çiçek de bu durumu, yükselmeye çalışan borsanın kafasına tekrar tekrar inen bir "siyasi balyoz" olarak tasvir ediyor.

Bu genel karamsar tablo içinde nadir bir iyimser ses İslam Memiş'ten geliyor. Memiş, kısa vadede 11.800 puan seviyesinin hedefte olabileceğini belirterek pozitif beklentisini koruyor. Ancak manipülasyon riskine karşı en sert uyarı Artunç Kocabalkan'dan geliyor. Kocabalkan, özellikle küçük ölçekli hisselerden uzak durulması gerektiğini, bu hisseleri manipülasyon riski nedeniyle "kumar kağıtları" olarak nitelendirdiğini ifade ediyor. Sonuç olarak Borsa İstanbul yatırımcısı, bir yanda siyasi belirsizliklerin yarattığı aşağı yönlü baskı, diğer yanda ise teknik hedeflere dayalı kısa vadeli yükseliş potansiyeli arasındaki sıkışmışlık hissini derinden yaşıyor.

5. Bireysel Emeklilik Sistemi (BES): Uzmanların Gündem Dışı Bıraktığı Alan

Uzun Vadeli Yatırımcının Kalesi

Bireysel Emeklilik Sistemi (BES), milyonlarca Türk vatandaşı için uzun vadeli tasarruf ve emeklilik planlamasının temel direklerinden birini oluşturuyor. Ancak bu sistemin önemi, güncel piyasa yorumlarına aynı ölçüde yansımıyor. İncelenen kaynaklarda yer alan ve bu yazıda görüşlerine yer verilen uzmanların hiçbiri, son dönemdeki analizlerinde BES fonlarına yönelik spesifik bir değerlendirme veya öngörüde bulunmadı. Bu bölüm, konunun önemini teslim etmek amacıyla eklenmiş olup, analiz edilen uzmanlardan bu alana dair somut ve güncel bir içgörü mevcut değildir.


Sonuç: Pusulanız Siyaseti mi, Ekonomiyi mi Göstermeli?

Uzmanların analizleri bir araya getirildiğinde ortaya çıkan ana tema oldukça net: Küresel varlıklar için pusula ekonomiyi gösterirken, Türkiye'deki varlıklar için ibre neredeyse tamamen siyaseti işaret ediyor. Altın ve Amerikan borsaları gibi enstrümanların geleceği Fed'in para politikasına, küresel jeopolitik gelişmelere ve şirket karlarına bağlıyken; Borsa İstanbul'un kaderi mahkeme koridorlarında ve siyasi kulislerde çiziliyor.

Bu ayrım, yatırımcıların farklı yatırım felsefeleri benimsemesini de zorunlu kılıyor. İslam Memiş gibi piyasayı zamanlamaya çalışanlar için Fed kararları kritikken, Tunç Şatıroğlu gibi trendi izleyenler daha temkinli bir bekleyişi, Cihat E. Çiçek gibi uzun vadeli düşünenler ise kısa vadeli gürültüyü tamamen göz ardı etmeyi tercih ediyor.

Murat Muratoğlu ve Kerim Rota gibi isimlerin analizleri, Türkiye'de siyasi kararlar ile ekonomik sonuçlar arasındaki bu derin ve kopmaz bağı gözler önüne seriyor. Bu yeni yatırım denkleminde, portföyünü korumak isteyen yatırımcının sadece bir ekonomist gibi değil, aynı zamanda bir siyaset analisti gibi düşünmesi gerekiyor. Peki, sizin yatırım kararlarınızda hangi faktör daha ağır basıyor?