Türkiye ekonomisinin mevcut durumu, Selçuk Geçer son videosu ile bir kez daha masaya yatırılıyor. Yüksek vergiler, kontrolden çıkmış borç batağı ve faiz politikalarının reel sektörü nasıl çökerttiği, Koç Topluluğu Başkanı Ömer Koç’un vergi açıklamalarıyla birlikte inceleniyor.
Resmi enflasyon rakamlarına inananlar ile yoksulluk sınırı 100.000 TL’ye dayanmış vatandaşların gerçekleri arasındaki uçurum her geçen gün derinleşiyor.
Selçuk Geçer yorumlarında, Mehmet Şimşek’in sadece para politikası ve yüksek vergilerle ekonomiyi yönetme çabasının başarısızlığını gözler önüne seriyor ve Türkiye'nin dramatik bir borç ve icra batağına sürüklendiğini rakamlarla kanıtlıyor.
Peki, dolar kuru neden olması gereken yerde değil? Altın ve gümüş fiyatları yapay olarak mı baskılanıyor? Emekliler neden hakları olan 67.000 TL’yi talep etmeli?
Bu videoda, Selçuk Geçer son dakika değerlendirmesiyle, ekonominin içinden geçen ve ülkeyi çıkmaza sürükleyen 5 kritik gelişmeyi detaylıca ele alıyoruz:
🪙 ALTIN ve DÖVİZİN GERÇEK DEĞERİ:
selçuk geçer altın yorumu ve altın yorumu selçuk geçer analizlerinde en çarpıcı çıkarım, dövizin olması gereken yerde olmaması. Selçuk Geçer, döviz kurunun bugün 42 lira civarında değil, 80-85 lira civarında olması gerektiğini savunuyor.
Eğer dolar bu seviyelerde olsaydı, konut fiyatları hem yerliler hem de yabancılar için çok daha cazip hale gelecekti. Bu yapay baskı, ülkedeki sermayenin de kaçışını hızlandırıyor. selçuk geçer altın yorumları ışığında, liranın reel değerini anlamak, yatırım kararları için hayati önem taşıyor.
TÜKETİCİ KREDİLERİ VE BORÇ BATAĞI:
Toplam tüketici kredileri 2.7 trilyon TL'ye ulaşmış durumda. Bunun 2 trilyon 5 milyar liralık kısmı ihtiyaç kredilerinden oluşuyor. Maaşların (asgari ücret 22.100 TL, emekli 16.800 TL) yoksulluk sınırı (yaklaşık 100.000 TL) karşısında yetersiz kalması nedeniyle insanlar borçlanıyor.
En sarsıcı veri ise bu kredilerin 541 milyar 94 milyon liralık kısmının takibe düşmüş olması. Bu durum, milyonlarca insanın büyük bir umutsuzluk ve icra batağı içerisinde olduğunu gösteriyor.
VERGİ ADALETSİZLİĞİ VE KOÇ AÇIKLAMASI:
Ömer Koç, Koç Topluluğu olarak Türkiye'nin toplanan toplam vergisinin %8'ini ödediklerini açıkladı. Vatandaşlar zaten dolaylı vergilerle verginin %70 ila %80'lik kısmını ödüyor. Geriye kalan ihaleleri alan, devasa projeleri gerçekleştiren şirketlerin ne kadar vergi ödediği ise büyük bir muamma yaratıyor. Mehmet Şimşek’in “Vergiyi tabana yayacağız” söyleminin hangi tabana yayıldığı açıkça görülüyor.
ÜRETİMİN İHMALİ VE YÜKSEK FAİZ SARMALI:
Selçuk Geçer son yorumunda, dezenflasyon sürecinin yalnızca faiz artışı ve yüksek vergilerle yürütülmesini eleştiriyor. Ekonominin birinci kuralı olan arz-talep ilişkisinin göz ardı edildiğini, enflasyonu düşürmenin tek yolunun kendi kaynaklarıyla üretim yapmak olduğunu belirtiyor. Yüksek faizin reel sektörün canını okuduğunu, şirketlerin battığını ya da yabancıların eline bedavadan geçtiğini gözlemliyoruz.
EMEKLİ MAAŞI VE HAK TALEBİ:
16.800 TL maaş alan emekliler kiralarının yarısını bile ödeyemez hale gelmişken, bu maaşın bir lütufmuş gibi sunulması eleştiriliyor. Selçuk Geçer, emeklilerin korkmadan hakları olanı talep etmeleri gerektiğini, en kötü ihtimalle maaşın asgari ücretin %110'u kadar, yani 66-67 bin lira civarında olması gerektiğini vurguluyor. Devletin 3 trilyon liralık faiz giderini ödemeyi buluyorsa, emekliye de hakkını vermeyi bulması gerektiğini söylüyor.








