ALTIN Ons ve Gram Analizleri

"Altın ons ve gram fiyatlarında küresel dalgalanmaların arkasındaki dinamikleri keşfedin!"

Amerikan Borsa Analizleri

"Wall Street'in nabzını tutun: Nasdaq ve Dow Jones endekslerindeki kritik hareketleri analiz ediyoruz."

BİST Türkiye Borsa Analizleri

"BİST 100'de fırsatlar ve riskler: Yerel piyasanın en güncel teknik ve temel analizleri burada."

GÜMÜŞ Ons ve Gram Analizleri

"Gümüş piyasasında volatilite yükseliyor: Ons ve gram fiyat tahminlerimizle yatırım stratejilerinizi güçlendirin."

Haftalık Piyasa Özeti

"Altın, döviz, borsa ve gümüşte haftanın en kritik gelişmeleri ve önümüzdeki dönemin anahtar beklentileri tek bakışta!"

Ekonomik Takvim Değerlendirmeleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ekonomik Takvim Değerlendirmeleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

02 Kasım 2025

Altın, Borsa ve Gümüş İçin Çarpıcı Tahminler

Piyasa Ustaları Ne Diyor? Altın, Borsa ve Gümüş İçin Çarpıcı Tahminler

Giriş: Yatırımcının Kafa Karışıklığı

Finans piyasalarında birbiriyle çelişen haber akışları ve uzman yorumları arasında yolunu bulmaya çalışan yatırımcı için kafa karışıklığı kaçınılmazdır. Bugünün gerçekleri yarının beklentilerini şekillendirirken, asıl soru şudur: 2025 sonu ve sonrası için piyasalar bize ne hazırlıyor? Bu bilgi bombardımanı içinde, Türkiye'nin önde gelen finans yorumcularının ileriye dönük projeksiyonlarını damıtarak net bir yol haritası sunmak kritik önem taşıyor. Bu yazı, Devrim Akyıl ve Selçuk Geçer gibi piyasa ustalarının 2025 sonbaharı itibarıyla yaptıkları analizleri sentezleyerek altın, gümüş ve borsalardaki gelecek beklentilerini anlaşılır bir şekilde ortaya koymayı amaçlamaktadır.


1. Altın: Kısa Vadeli Düzeltme mi, Uzun Vadeli Fırsat mı?

Uzmanların 2025 sonu için çizdiği senaryolarda, altının 4.000 dolar seviyelerini aştığı bir ortamda dahi temel tartışma, olası kısa vadeli düzeltmeler ile güçlü uzun vadeli pozitif görünüm arasındaki gerilimde odaklanıyor.

Düşüş Beklentisi ve Teknik Görünüm

Yorumcular, zirve seviyelerden sonra yaşanabilecek bir geri çekilmeye karşı temkinli bir duruş sergiliyor.

  • İslam Memiş, ons altının 4.000 doları aştığı bir senaryoda yaşanan sert düşüşü bir "manipülasyon balonunun patlaması" olarak nitelendiriyor. Kasım 2025’te 3.800 dolar seviyesinin ana destek olacağını belirtiyor.
  • Tunç Şatıroğlu, teknik göstergelerin altının "sata dönmüş" bir trende girdiğine ve bu ortamda yukarı yönlü tepkilerin bir satış fırsatı olabileceğine dikkat çekiyor.
  • Emre Şirin ise altının bir süre daha yatay bir bantta seyredeceğini ve kısa vadede ani, büyük bir hareket beklenmemesi gerektiğini düşünüyor.

Uzun Vadeli Yükselişin Temelleri

  • Devrim Akyıl, değerli metallerdeki yükseliş döngüsünün 2028’e kadar devam etmesini bekliyor ve hisse senetlerine kıyasla altına olan düşük yatırım oranına dikkat çekiyor.
  • Selçuk Geçer, Fed’in faiz indirimlerinin altının yükselişinde ana itici güç olacağını vurguluyor.
  • Devrim Akyıl’ın şu sözü tabloyu özetliyor: “Hisse senetlerine 2.7 trilyon dolarlık nakit girişi olmuş... altına sadece 0.1 trilyon dolar... altının hisse senedine göre 27 kat daha yolu var.”

Analiz: Devrim Akyıl ve İslam Memiş gibi yorumculara göre, 3.700–3.800 dolar bandına yaşanabilecek geri çekilmeler uzun vadeli yatırımcılar için stratejik alım fırsatı oluşturuyor.


2. Gümüş: Altını Gölgede Bırakacak Parlak Performans Potansiyeli

Gümüş konusunda uzmanlar neredeyse oybirliği içinde: Gelecekte potansiyel olarak altından daha iyi bir performans sergileme kapasitesine sahip.

Arz-Talep Dengesizliği ve Endüstriyel Motor

  • Devrim Akyıl, 2021–2025 arasında 796 milyon ons’luk sistemik bir arz açığına ve Çin ile Hindistan’dan gelen rekor talebe dikkat çekiyor.
  • Selçuk Geçer, Fed’in faiz indirimleriyle canlanacak sanayi üretiminin gümüş talebini artıracağını ve “Altın 1 yükseliyorsa gümüş 2 yükselecek” sözleriyle potansiyeli vurguluyor.
  • İslam Memiş, 45–49 dolar aralığını kritik bir alım penceresi olarak değerlendiriyor.

Analiz: Gümüş, hem parasal genişlemeden hem endüstriyel üretimden faydalanan ikili karakteriyle, uzun vadeli yatırımcı için yüksek büyüme potansiyeli taşıyor.


3. Amerikan Borsaları: Tarihi Balon mu, Kaçırılmayacak Fırsat mı?

Yorumcular arasında en büyük görüş ayrılığı ABD borsalarının geleceği konusunda yaşanıyor.

Yükseliş Tezleri

  • Selçuk Geçer ve Tunç Şatıroğlu, Nvidia, Microsoft ve Google gibi devlerin yapay zeka ve yüksek teknoloji yatırımlarıyla yükselişin süreceğini düşünüyor.
  • Tunç Şatıroğlu, güçlenen dolar endeksinin Avrupa sermayesini ABD’ye yönlendireceğini belirtiyor.

Çöküş Uyarısı

  • Devrim Akyıl, ABD borsalarının likiditeyle şişirilmiş bir balon içinde olduğunu ve bu balonun patlamasının kaçınılmaz olduğunu vurguluyor.
  • Bu çöküşün, sermaye akışını altın ve gümüş gibi değeri baskılanmış varlıklara yönlendireceğini öngörüyor.

Analiz: Momentum odaklı yatırım ile değer odaklı temkinli yaklaşım arasındaki bu ikilem, 2025 sonrası yatırım stratejisinin en kritik kararı olarak öne çıkıyor.


4. Borsa İstanbul: Kırılgan Bir İyimserlik Havası

2025 sonu itibarıyla Borsa İstanbul’da temkinli ancak umutlu bir hava hakim.

Kasım Ayı Ralli Beklentisi

  • Emre Şirin ve İslam Memiş, dalgalı geçecek Ekim 2025’in ardından pozitif bir Kasım rallisi bekliyor.
  • İslam Memiş, endeks için 11.800 puan hedefini korurken reel getirinin sınırlı olabileceğini söylüyor.

En Büyük Risk: Siyaset

  • Devrim Akyıl ve Tunç Şatıroğlu, piyasanın tamamen iç siyasi istikrara bağlı kırılgan bir yapıda olduğunu vurguluyor.
  • Tunç Şatıroğlu’nun dikkat çekici sözü: “En iyi paralar borsada Nebati zamanında kazanıldı, değil mi?”

Analiz: Teknik olarak pozitif sinyaller güçlü olsa da, bu iyimserlik tamamen siyasi faktörlere bağlı bir şartlı yükseliş görünümü sunuyor.


Son Söz: Portföyünüz Hangi Hikayeyi Anlatıyor?

Piyasa ustalarının analizleri üç temel mesaj veriyor:

  1. Değerli metallerde uzun vadeli fırsatlara inanç, kısa vadeli düşüşleri stratejik alım fırsatı olarak görmek.
  2. ABD borsalarında büyüme hikayesi ile balon uyarısı arasındaki sert ayrışma.
  3. Borsa İstanbul’da siyasi istikrarın belirleyici olduğu kırılgan umut.

Sonuç olarak, kendinize şu soruyu sormalısınız: Portföyünüz mevcut rüzgârı arkasına alan bir yelkenli mi, yoksa olası fırtınalara karşı demirlemiş güvenli bir liman mı?

23 Ekim 2025

Faiz Kararı Öncesi Piyasalar ve Stratejik Değerlendirmeler

Haftalık Piyasa Bülteni: Faiz Kararı Öncesi Piyasalar ve Stratejik Değerlendirmeler

1. Haftanın Panoraması: Değerli Metallerdeki Sert Düzeltme ve Yurt İçi Gündem

Geride bıraktığımız hafta, piyasaları iki ana eksende sınadı. İlk olarak, tarihi zirvelere ulaşan altın ve gümüşte gözlenen keskin kâr satışları, yatırımcıları hazırlıksız yakaladı ve portföy stratejilerini yeniden sorgulattı. Güvenli limanlardaki bu sert düzeltme, küresel risk iştahından yurt içi varlık fiyatlamalarına kadar geniş bir yelpazeyi etkiledi. İkinci olarak, yurt içinde tüm dikkatler bu hafta Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) açıklayacağı para politikası faiz kararına çevrildi. Eş zamanlı olarak, reel sektör temsilcilerinden gelen krediye erişimdeki zorluklar ve artan döviz yükümlülüklerine ilişkin endişe verici sinyaller, ekonomik gündemin en üst sıralarında yerini aldı. Bu bülten, bu kritik gelişmeleri analiz ederek önümüzdeki dönem için stratejik bir yol haritası sunmaktadır.

2. Küresel Piyasalar: Altın Fırtınası ve Bilanço Sezonu

Küresel piyasalardaki dinamikler, Türkiye'deki yatırımcıların portföy kararları için belirleyici bir rol oynamaya devam etmektedir. Özellikle değerli metallerde yaşanan fırtına ve ABD piyasalarında bilanço sezonu ile şekillenen gündem, varlık dağılımı stratejilerinin yeniden gözden geçirilmesini gerektiren önemli sinyaller barındırmaktadır.

2.1. Değerli Metallerde Sert Kâr Satışları

Geçtiğimiz Cuma sabahı ulaşılan 4.379 dolarlık tarihi zirvesinin ardından ons altın, sert bir kâr realizasyonu dalgasıyla karşılaşarak 4.000 dolar seviyelerine doğru güçlü bir geri çekilme yaşadı. Bu düşüş, özellikle son dönemdeki hızlı yükselişin ardından gelen doğal bir "kâr satışı" olarak değerlendirilmektedir. Gümüşteki değer kaybı ise altına kıyasla daha şiddetli oldu. Bu durumun arkasında iki temel faktör bulunmaktadır:

  1. Piyasa Derinliği: Gümüş piyasasının altına göre daha sığ bir yapıya sahip olması, satış baskısının fiyatlar üzerinde daha orantısız bir etki yaratmasına neden olmuştur.
  2. Arz-Talep Dengesi: Londra piyasasında daha önce yaşanan arz sıkıntısının, Çin ve ABD'den 1.000 tondan fazla fiziki gümüşün bölgeye taşınmasıyla giderilmesi, gümüş üzerindeki yukarı yönlü baskıyı azaltarak düşüşü hızlandırmıştır.

2.2. Düzeltmenin Ardındaki Dinamikler ve Uzun Vadeli Görünüm

Artunç Kocabalkan gibi analistler bu hareketi bir "temizlenme" olarak nitelendirirken, Selçuk Geçer de bunun bir "düzeltme" olduğunun ve ana trendi değiştirmediğinin altını çizmektedir. Fiyatlardaki bu geçici geri çekilmeye rağmen, altını uzun vadede destekleyen temel makroekonomik ve jeopolitik argümanlar geçerliliğini korumaktadır:

  • Jeopolitik Gerilimler: ABD ile Çin arasındaki ticaret ve teknoloji savaşlarının tırmanması, Rusya-Ukrayna gerilimi ve üst düzey askeri yetkililer tarafından dile getirilen potansiyel bir "Dünya Savaşı" riski, güvenli liman varlıklara olan talebi canlı tutmaktadır.
  • Merkez Bankası Alımları: Başta Çin olmak üzere BRICS ülkelerinin merkez bankaları, rezervlerini çeşitlendirme stratejileri doğrultusunda fiziki altın alımlarına devam etmektedir. Bu durum, altın için stratejik bir talep tabanı oluşturmaktadır.
  • Teknik Destek Seviyeleri: Sakso Bank analisti Ole Hansen gibi deneyimli isimler, zirveden yaklaşık %10'luk bir düzeltmenin ons altını 3.973 dolar seviyesine getirebileceğini belirtmekte ve bu seviyeyi potansiyel bir teknik destek noktası olarak işaret etmektedir.

2.3. ABD Piyasaları ve Bilanço Gündemi

ABD borsalarında bilanço sezonu, piyasaların yönü üzerinde belirleyici olmaya devam ediyor. Netflix gibi bazı teknoloji şirketlerinden gelen beklenti altı sonuçlar piyasada dalgalanmaya yol açarken, gözler önümüzdeki hafta bilançolarını açıklayacak olan Microsoft ve Google gibi teknoloji devlerine çevrilmiş durumda. Bu şirketlerden gelecek sonuçlar, piyasanın genel yönü açısından kritik bir gösterge olacaktır. Aynı zamanda, ABD'de hükümetin kapanma riski de piyasalar üzerinde bir belirsizlik unsuru olarak varlığını sürdürmektedir. Küresel risk iştahındaki bu dalgalanmaların, Türkiye gibi gelişmekte olan piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmelidir.

3. Türkiye Makroekonomik Gündemi: Faiz, Kur ve Reel Sektör

Türkiye ekonomisi, TCMB'nin faiz kararıyla sınanacak kısa vadeli bir denge ile reel sektörden gelen ve giderek büyüyen orta vadeli bir "kur şoku" riski arasında sıkışmış bir görünüm arz etmektedir. Bu hafta alınacak kararlar, bu hassas dengenin hangi yöne evrileceğini belirleyecektir.

3.1. Gözler Merkez Bankası'nın Faiz Kararında

Bu hafta piyasaların en önemli gündem maddesi, Perşembe günü açıklanacak olan TCMB Para Politikası Kurulu (PPK) faiz kararıdır. Karara ilişkin piyasa beklentileri ve potansiyel senaryolar aşağıdaki tabloda özetlenmiştir:

Kurum/Beklenti Faiz İndirim Tahmini Potansiyel Etki
JP Morgan 100 Baz Puan Piyasa beklentisinin altında kalabilir, sınırlı etki yaratabilir.
Piyasa Konsensüsü 150 Baz Puan Fiyatlamalar dahilinde, karar sonrası hafif bir realizasyon görülebilir.
QNB Finansbank Pas Geçmesi (0 Puan) Sürpriz olarak algılanır, TL mevduat faizlerini yüksek tutar, borsada satış getirebilir.

Mevcut durumda %39,5 ile %43,5 aralığında seyreden TL mevduat faiz oranlarının seyri, PPK'nın vereceği kararla doğrudan ilişkili olacaktır. Beklentiler dahilinde bir indirim, mevduat faizlerinde bir miktar daha geri çekilmeye neden olabilirken, sürpriz bir "pas geçme" kararı mevcut seviyelerin korunmasını sağlayabilir.

3.2. Reel Sektörden Gelen Alarm Sinyalleri

Reel sektör, son dönemde artan finansman zorluklarıyla karşı karşıyadır. Merkez Bankası verilerine göre, reel sektörün döviz yükümlülükleri 354,8 milyar dolar ile rekor bir seviyeye ulaşmıştır. İTO, ATO, ASKON ve MÜSİAD gibi önde gelen iş dünyası kuruluşlarının krediye erişimdeki zorluklara ilişkin şikayetleri, analist Selçuk Geçer'in "Büyük Kur Şoku Geliyor" uyarısıyla birleştiğinde, mevcut kredi sıkışıklığının basit bir finansman sorunundan öte, sistemik bir risk birikimine işaret ettiği endişelerini güçlendirmektedir.

3.3. Döviz Kurları ve Rezerv Yönetimi

Reel sektörün 354,8 milyar dolarlık rekor döviz yükümlülüğü, TCMB'nin rezervlerini neden bu kadar dikkatli yönetmek zorunda olduğunun en somut kanıtıdır. Bastırılmış kur politikası, bir yandan şirketleri ihracatta zorlarken, diğer yandan Merkez Bankası'nı rezervlerini eritme pahasına kırılgan bir istikrarı sürdürmeye itmektedir. Merkez Bankası'nın eski baş ekonomisti Hakan Kara'nın hesaplamalarına göre, TCMB bu politikayı desteklemek amacıyla Eylül başından bu yana net 7,6 milyar dolarlık döviz satışı gerçekleştirmiştir. Bununla birlikte, Merkez Bankası'nın Eylül ayında 10 milyar dolarlık döviz satışına rağmen rezervlerini doğru zamanda yaptığı altın satışları ile artırması, başarılı bir rezerv yönetimi hamlesi olarak değerlendirilmektedir. Hatta bu hamle, piyasa kulislerinde, Merkez Bankası yönetiminin ekonomi yönetimine karşı "Ben sensiz de bir şeyler yapabilirim" diyerek bağımsız hareket etme kabiliyetini sergileme biçimi olarak yorumlanmıştır.

4. Yurt İçi Varlık Piyasaları: Borsa, Altın ve Siyasi Riskler

Bir önceki bölümde ele alınan makroekonomik dinamikler ve politik gündem, Borsa İstanbul, altın ve döviz gibi temel yatırım araçları üzerinde somut etkiler yaratmaktadır. Yatırımcıların bu etkileri doğru okuması, portföy stratejileri açısından hayati önem taşımaktadır.

4.1. Borsa İstanbul: Faiz Beklentileri ve Teknik Seviyeler

Borsa İstanbul, haftayı pozitif bir seyirle tamamlayarak faiz kararı öncesinde iyimser bir duruş sergiledi. Bu yükselişin arkasında iki temel beklenti öne çıkmaktadır:

  1. Faiz İndirimi: Piyasalar, TCMB'den genel beklenti olan 150 baz puanlık bir faiz indirimini büyük ölçüde fiyatlamış durumdadır.
  2. Siyasi Gündem: Cuma günü görülecek olan CHP kurultay davasından piyasaları olumsuz etkileyecek bir karar çıkmayacağı yönündeki beklenti, risk algısını düşürmektedir.

Teknik olarak BIST 100 endeksinin 10.700 puan seviyesi üzerinde kalıcı olması, mevcut rallinin devamı için önemli bir sinyal olarak görülmektedir. Ancak, dolar bazında bakıldığında endeksin ana düşüş trendini henüz kırmadığı ve makroekonomik risklerin devam ettiği unutulmamalıdır.

4.2. Fiziki Altın Piyasası ve Altın Sertifikası'ndaki Ayrışma

Küresel piyasalardaki sert düşüş, yurt içi altın piyasasında da yankı buldu. Kapalıçarşı'da yaşanan yoğun satış baskısı, gram altın alış ve satış fiyatları arasındaki makasın 100 TL gibi son dönemde görülmemiş seviyelere kadar açılmasına neden oldu. Benzer şekilde, Borsa İstanbul'da işlem gören Darphane Altın Sertifikası da %5'lik sert bir düşüşle devre keserek taban oldu. Bu düşüşle birlikte, sertifikanın fiziki gram altına göre %30'u aşan primi %25 seviyesine geriledi. Bu prim farkının, arbitraj arayan yatırımcıların baskısıyla, orta vadede %15-20 bandına doğru gerilemesi rasyonel bir beklentidir. Mevcut %25'lik seviye halen yüksek bir risk primi içermektedir.

5. Haftanın Takvimi ve Stratejik Yatırımcı Notları

Bu bölümde, hafta boyunca analiz edilen tüm verileri sentezleyerek yatırımcılara yönelik net, ileriye dönük ve uygulanabilir bir stratejik çerçeve sunuyoruz.

5.1. Önümüzdeki Haftanın Kritik Gündem Maddeleri

Yatırımcıların ajandasında olması gereken ve piyasaların seyrini doğrudan etkileme potansiyeline sahip iki önemli gelişme bulunmaktadır:

  • TCMB Para Politikası Kurulu Faiz Kararı: Haftanın en kritik verisi olarak, hem TL varlıklar hem de genel risk iştahı üzerinde belirleyici olacaktır.
  • CHP Kurultay Davası Duruşması: Beklenmedik bir sonucun yaratabileceği siyasi gerilim, piyasalarda kısa vadeli volatiliteye neden olabilir.

5.2. Stratejik Değerlendirme: Riskler ve Fırsatlar

Bültenimizde ele alınan gelişmeler ışığında, yatırımcıların dikkat etmesi gereken riskler ve değerlendirebileceği potansiyel fırsatlar aşağıda özetlenmiştir.

Öne Çıkan Riskler:

  • Faiz Kararı Volatilitesi: TCMB'nin piyasa beklentisinden farklı bir adım atması, özellikle faizleri "pas geçmesi", borsada ve diğer riskli varlıklarda sert satışları tetikleyebilir.
  • Reel Sektör Kırılganlığı: Reel sektörün artan borçluluğu ve kredi sıkışıklığı, orta vadede hem bankacılık sektörü hem de genel olarak borsa için bir risk unsuru olmayı sürdürmektedir.
  • Altında "Ölü Kedi Zıplaması" Riski: Değerli metallerdeki sert düşüşlerin ardından net bir dip oluşumu teyit edilmeden yeni pozisyonlar açmak, teknik analizde "ölü kedi zıplaması" olarak adlandırılan, düşüş trendi içindeki geçici ve aldatıcı tepki yükselişlerine yakalanma riski taşımaktadır.

Potansiyel Fırsatlar:

  • Borsada Kısa Vadeli Ralli: Beklentiler doğrultusunda bir faiz indirimi gelmesi ve siyasi gündemden olumsuz bir haber akışı olmaması durumunda, Borsa İstanbul'da mevcut "rahatlama rallisi" (relief rally) bir süre daha devam edebilir.
  • Uzun Vadeli Altın Pozisyonları: Mevcut sert düşüş, jeopolitik ve makroekonomik ana trendin devam edeceğine inanan uzun vadeli yatırımcılar için, piyasanın dengelenmesinin ardından kademeli alım fırsatları sunabilir.

19 Ekim 2025

Önümüzdeki Günlerde Piyasalar Sallanacak: Hangi Veriler Açıklanacak?

Ekonomide Heyecanlı Hafta: Cebimizi Etkileyecek Veriler Geliyor!

Önümüzdeki Günlerde Piyasalar Sallanacak: Hangi Veriler Açıklanacak?

Bu hafta, 22-24 Ekim arasında ekonomi dünyası epey hareketli olacak. Petrol stoklarından enflasyona, faiz kararlarından konut satışlarına kadar birçok kritik veri açıklanacak. Bu rakamlar, benzin fiyatlarından kiralara, iş olanaklarından borsa hareketlerine kadar cebimizi doğrudan etkileyebilir. Önceki verilere bakarak beklentileri yorumlayalım: Eğer tahminler tutarsa, dengeli bir büyüme görebiliriz; ama unutmayın, piyasa her zaman sürpriz yapmayı sever!

Petrol Stokları Beklendiği Gibi Artarsa: Yakıt Fiyatları Düşüşe mi Geçecek?

Ham petrol stokları, enerji piyasalarının kalp atışı gibidir. Önceki veri 3,524 milyon varil artış göstermişti. Eğer bu hafta da benzer bir artış olursa, arz fazlası nedeniyle petrol fiyatları düşebilir. Basit düşünelim: Depolar doldukça, fiyatlar ucuzlar. Bu, benzin ve mazot fiyatlarını biraz rahatlatabilir. Ancak küresel talepte ani bir sıçrama olursa tablo tersine döner. Tahminim: Stok artışı devam ederse enerji hisseleri kısa vadede baskı altında kalır, fakat uzun vadede alım fırsatları doğabilir.

İşsizlik Başvuruları Yükselirse: ABD Ekonomisi Soğuma Sinyali mi Veriyor?

ABD’de işsizlik başvuruları için beklenti 223 bin, önceki veri 218 bindi. Eğer beklenti gibi gelirse, bu ufak artış iş piyasasında yavaşlama sinyali demek. Düşünün, daha çok başvuru iş bulmanın zorlaştığını gösterir. Bu durum Fed’in faiz politikasını doğrudan etkiler. Analizim: Başvurularda artış, resesyon korkularını yeniden gündeme getirebilir. Tahminim: İşsizlik verisi artarsa dolar zayıflar, altın ve tahvil gibi güvenli limanlar güçlenir.

İkinci El Konut Satışları Artarsa: Emlak Piyasası Isınıyor mu?

Beklenti 4,06 milyon, önceki veri 4 milyon adet. Eğer satışlar beklentiye yakın gelirse, konut talebi canlı demektir. Daha fazla satış, ev fiyatlarını yukarı iter, piyasa canlanır. Yorumum: Artış inşaat sektörünü hareketlendirir ama enflasyon baskısını da büyütebilir. Tahminim: Satışlar beklentiyi aşarsa, yıl sonuna kadar fiyatlarda yüzde 5-10 arası yükseliş görebiliriz. Ev almak isteyenler acele etse iyi olur.

Enflasyon Verileri Beklendiği Gibi Çıkarsa: Fiyat Artışları Hız Kesmiyor mu?

ABD’de çekirdek TÜFE aylık %0,3, genel TÜFE %0,4, yıllık ise %3,1 bekleniyor. Eğer bu tahminler tutarsa, fiyat artışları hız kesmeden devam ediyor demektir. Basitçe anlatmak gerekirse, geçen yıla göre her şey yüzde 3 daha pahalı. Analizim: Enflasyonun yükselmesi, Fed’in faiz indirim planlarını öteleyebilir. Tahminim: Enflasyon trendi sürerse tüketici harcamaları azalır, borsa dalgalanır – yatırımcılar dikkatli olmalı.

PMI Verileri Düşüş Gösterirse: Üretim ve Hizmetler Tehlikede mi?

Üretim PMI 51,9 (önceki 52,0), Hizmet PMI 53,5 (önceki 54,2). Yani küçük bir gerileme var. PMI 50’nin üstündeyse büyüme, altındaysa daralma anlamına gelir. Yani ekonomi hâlâ büyüyor ama hız kaybediyor. Yorumum: Sanayi sektöründe hafif yavaşlama olabilir. Tahminim: Eğer düşüş sürerse hisse senetlerinde yüzde 2-3 arasında kayıplar görülebilir.

Yeni Konut Satışları Sabit Kalırsa: İnşaat Sektörü Ne Bekliyor?

Yeni konut satışları önceki dönemde 800 bin adetti. Eğer bu seviyelerde kalırsa, piyasa dengeli demektir. Satışlar artmazsa yeni projeler ertelenebilir, ama faiz indirimleri devreye girerse işler hızlanabilir. Tahminim: Satışlar 800 bin civarında kalırsa piyasa sakin, 900 bine yaklaşırsa inşaat sektörü yeniden ivme kazanır. Fırsat kollayan yatırımcılar bu veriyi not etsin.

Sonuç: Veriler Dengeli, Ama Piyasa Sürpriz Sever!

Bu hafta açıklanacak veriler sadece yatırımcılar için değil, herkes için önemli. Çünkü her bir veri doğrudan cebimize yansıyor. Eğer beklentiler tutarsa, ekonomide dengeli bir büyüme süreci görebiliriz. Ama unutmayın, piyasa her zaman planları bozar. Hazırlıklı olun, yatırımlarınızı akıllıca yönetin!