Haftalık Piyasa Bülteni: Faiz Kararı Öncesi Piyasalar ve Stratejik Değerlendirmeler
1. Haftanın Panoraması: Değerli Metallerdeki Sert Düzeltme ve Yurt İçi Gündem
Geride bıraktığımız hafta, piyasaları iki ana eksende sınadı. İlk olarak, tarihi zirvelere ulaşan altın ve gümüşte gözlenen keskin kâr satışları, yatırımcıları hazırlıksız yakaladı ve portföy stratejilerini yeniden sorgulattı. Güvenli limanlardaki bu sert düzeltme, küresel risk iştahından yurt içi varlık fiyatlamalarına kadar geniş bir yelpazeyi etkiledi. İkinci olarak, yurt içinde tüm dikkatler bu hafta Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) açıklayacağı para politikası faiz kararına çevrildi. Eş zamanlı olarak, reel sektör temsilcilerinden gelen krediye erişimdeki zorluklar ve artan döviz yükümlülüklerine ilişkin endişe verici sinyaller, ekonomik gündemin en üst sıralarında yerini aldı. Bu bülten, bu kritik gelişmeleri analiz ederek önümüzdeki dönem için stratejik bir yol haritası sunmaktadır.
2. Küresel Piyasalar: Altın Fırtınası ve Bilanço Sezonu
Küresel piyasalardaki dinamikler, Türkiye'deki yatırımcıların portföy kararları için belirleyici bir rol oynamaya devam etmektedir. Özellikle değerli metallerde yaşanan fırtına ve ABD piyasalarında bilanço sezonu ile şekillenen gündem, varlık dağılımı stratejilerinin yeniden gözden geçirilmesini gerektiren önemli sinyaller barındırmaktadır.
2.1. Değerli Metallerde Sert Kâr Satışları
Geçtiğimiz Cuma sabahı ulaşılan 4.379 dolarlık tarihi zirvesinin ardından ons altın, sert bir kâr realizasyonu dalgasıyla karşılaşarak 4.000 dolar seviyelerine doğru güçlü bir geri çekilme yaşadı. Bu düşüş, özellikle son dönemdeki hızlı yükselişin ardından gelen doğal bir "kâr satışı" olarak değerlendirilmektedir. Gümüşteki değer kaybı ise altına kıyasla daha şiddetli oldu. Bu durumun arkasında iki temel faktör bulunmaktadır:
- Piyasa Derinliği: Gümüş piyasasının altına göre daha sığ bir yapıya sahip olması, satış baskısının fiyatlar üzerinde daha orantısız bir etki yaratmasına neden olmuştur.
- Arz-Talep Dengesi: Londra piyasasında daha önce yaşanan arz sıkıntısının, Çin ve ABD'den 1.000 tondan fazla fiziki gümüşün bölgeye taşınmasıyla giderilmesi, gümüş üzerindeki yukarı yönlü baskıyı azaltarak düşüşü hızlandırmıştır.
2.2. Düzeltmenin Ardındaki Dinamikler ve Uzun Vadeli Görünüm
Artunç Kocabalkan gibi analistler bu hareketi bir "temizlenme" olarak nitelendirirken, Selçuk Geçer de bunun bir "düzeltme" olduğunun ve ana trendi değiştirmediğinin altını çizmektedir. Fiyatlardaki bu geçici geri çekilmeye rağmen, altını uzun vadede destekleyen temel makroekonomik ve jeopolitik argümanlar geçerliliğini korumaktadır:
- Jeopolitik Gerilimler: ABD ile Çin arasındaki ticaret ve teknoloji savaşlarının tırmanması, Rusya-Ukrayna gerilimi ve üst düzey askeri yetkililer tarafından dile getirilen potansiyel bir "Dünya Savaşı" riski, güvenli liman varlıklara olan talebi canlı tutmaktadır.
- Merkez Bankası Alımları: Başta Çin olmak üzere BRICS ülkelerinin merkez bankaları, rezervlerini çeşitlendirme stratejileri doğrultusunda fiziki altın alımlarına devam etmektedir. Bu durum, altın için stratejik bir talep tabanı oluşturmaktadır.
- Teknik Destek Seviyeleri: Sakso Bank analisti Ole Hansen gibi deneyimli isimler, zirveden yaklaşık %10'luk bir düzeltmenin ons altını 3.973 dolar seviyesine getirebileceğini belirtmekte ve bu seviyeyi potansiyel bir teknik destek noktası olarak işaret etmektedir.
2.3. ABD Piyasaları ve Bilanço Gündemi
ABD borsalarında bilanço sezonu, piyasaların yönü üzerinde belirleyici olmaya devam ediyor. Netflix gibi bazı teknoloji şirketlerinden gelen beklenti altı sonuçlar piyasada dalgalanmaya yol açarken, gözler önümüzdeki hafta bilançolarını açıklayacak olan Microsoft ve Google gibi teknoloji devlerine çevrilmiş durumda. Bu şirketlerden gelecek sonuçlar, piyasanın genel yönü açısından kritik bir gösterge olacaktır. Aynı zamanda, ABD'de hükümetin kapanma riski de piyasalar üzerinde bir belirsizlik unsuru olarak varlığını sürdürmektedir. Küresel risk iştahındaki bu dalgalanmaların, Türkiye gibi gelişmekte olan piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmelidir.
3. Türkiye Makroekonomik Gündemi: Faiz, Kur ve Reel Sektör
Türkiye ekonomisi, TCMB'nin faiz kararıyla sınanacak kısa vadeli bir denge ile reel sektörden gelen ve giderek büyüyen orta vadeli bir "kur şoku" riski arasında sıkışmış bir görünüm arz etmektedir. Bu hafta alınacak kararlar, bu hassas dengenin hangi yöne evrileceğini belirleyecektir.
3.1. Gözler Merkez Bankası'nın Faiz Kararında
Bu hafta piyasaların en önemli gündem maddesi, Perşembe günü açıklanacak olan TCMB Para Politikası Kurulu (PPK) faiz kararıdır. Karara ilişkin piyasa beklentileri ve potansiyel senaryolar aşağıdaki tabloda özetlenmiştir:
| Kurum/Beklenti |
Faiz İndirim Tahmini |
Potansiyel Etki |
| JP Morgan |
100 Baz Puan |
Piyasa beklentisinin altında kalabilir, sınırlı etki yaratabilir. |
| Piyasa Konsensüsü |
150 Baz Puan |
Fiyatlamalar dahilinde, karar sonrası hafif bir realizasyon görülebilir. |
| QNB Finansbank |
Pas Geçmesi (0 Puan) |
Sürpriz olarak algılanır, TL mevduat faizlerini yüksek tutar, borsada satış getirebilir. |
Mevcut durumda %39,5 ile %43,5 aralığında seyreden TL mevduat faiz oranlarının seyri, PPK'nın vereceği kararla doğrudan ilişkili olacaktır. Beklentiler dahilinde bir indirim, mevduat faizlerinde bir miktar daha geri çekilmeye neden olabilirken, sürpriz bir "pas geçme" kararı mevcut seviyelerin korunmasını sağlayabilir.
3.2. Reel Sektörden Gelen Alarm Sinyalleri
Reel sektör, son dönemde artan finansman zorluklarıyla karşı karşıyadır. Merkez Bankası verilerine göre, reel sektörün döviz yükümlülükleri 354,8 milyar dolar ile rekor bir seviyeye ulaşmıştır. İTO, ATO, ASKON ve MÜSİAD gibi önde gelen iş dünyası kuruluşlarının krediye erişimdeki zorluklara ilişkin şikayetleri, analist Selçuk Geçer'in "Büyük Kur Şoku Geliyor" uyarısıyla birleştiğinde, mevcut kredi sıkışıklığının basit bir finansman sorunundan öte, sistemik bir risk birikimine işaret ettiği endişelerini güçlendirmektedir.
3.3. Döviz Kurları ve Rezerv Yönetimi
Reel sektörün 354,8 milyar dolarlık rekor döviz yükümlülüğü, TCMB'nin rezervlerini neden bu kadar dikkatli yönetmek zorunda olduğunun en somut kanıtıdır. Bastırılmış kur politikası, bir yandan şirketleri ihracatta zorlarken, diğer yandan Merkez Bankası'nı rezervlerini eritme pahasına kırılgan bir istikrarı sürdürmeye itmektedir. Merkez Bankası'nın eski baş ekonomisti Hakan Kara'nın hesaplamalarına göre, TCMB bu politikayı desteklemek amacıyla Eylül başından bu yana net 7,6 milyar dolarlık döviz satışı gerçekleştirmiştir. Bununla birlikte, Merkez Bankası'nın Eylül ayında 10 milyar dolarlık döviz satışına rağmen rezervlerini doğru zamanda yaptığı altın satışları ile artırması, başarılı bir rezerv yönetimi hamlesi olarak değerlendirilmektedir. Hatta bu hamle, piyasa kulislerinde, Merkez Bankası yönetiminin ekonomi yönetimine karşı "Ben sensiz de bir şeyler yapabilirim" diyerek bağımsız hareket etme kabiliyetini sergileme biçimi olarak yorumlanmıştır.
4. Yurt İçi Varlık Piyasaları: Borsa, Altın ve Siyasi Riskler
Bir önceki bölümde ele alınan makroekonomik dinamikler ve politik gündem, Borsa İstanbul, altın ve döviz gibi temel yatırım araçları üzerinde somut etkiler yaratmaktadır. Yatırımcıların bu etkileri doğru okuması, portföy stratejileri açısından hayati önem taşımaktadır.
4.1. Borsa İstanbul: Faiz Beklentileri ve Teknik Seviyeler
Borsa İstanbul, haftayı pozitif bir seyirle tamamlayarak faiz kararı öncesinde iyimser bir duruş sergiledi. Bu yükselişin arkasında iki temel beklenti öne çıkmaktadır:
- Faiz İndirimi: Piyasalar, TCMB'den genel beklenti olan 150 baz puanlık bir faiz indirimini büyük ölçüde fiyatlamış durumdadır.
- Siyasi Gündem: Cuma günü görülecek olan CHP kurultay davasından piyasaları olumsuz etkileyecek bir karar çıkmayacağı yönündeki beklenti, risk algısını düşürmektedir.
Teknik olarak BIST 100 endeksinin 10.700 puan seviyesi üzerinde kalıcı olması, mevcut rallinin devamı için önemli bir sinyal olarak görülmektedir. Ancak, dolar bazında bakıldığında endeksin ana düşüş trendini henüz kırmadığı ve makroekonomik risklerin devam ettiği unutulmamalıdır.
4.2. Fiziki Altın Piyasası ve Altın Sertifikası'ndaki Ayrışma
Küresel piyasalardaki sert düşüş, yurt içi altın piyasasında da yankı buldu. Kapalıçarşı'da yaşanan yoğun satış baskısı, gram altın alış ve satış fiyatları arasındaki makasın 100 TL gibi son dönemde görülmemiş seviyelere kadar açılmasına neden oldu. Benzer şekilde, Borsa İstanbul'da işlem gören Darphane Altın Sertifikası da %5'lik sert bir düşüşle devre keserek taban oldu. Bu düşüşle birlikte, sertifikanın fiziki gram altına göre %30'u aşan primi %25 seviyesine geriledi. Bu prim farkının, arbitraj arayan yatırımcıların baskısıyla, orta vadede %15-20 bandına doğru gerilemesi rasyonel bir beklentidir. Mevcut %25'lik seviye halen yüksek bir risk primi içermektedir.
5. Haftanın Takvimi ve Stratejik Yatırımcı Notları
Bu bölümde, hafta boyunca analiz edilen tüm verileri sentezleyerek yatırımcılara yönelik net, ileriye dönük ve uygulanabilir bir stratejik çerçeve sunuyoruz.
5.1. Önümüzdeki Haftanın Kritik Gündem Maddeleri
Yatırımcıların ajandasında olması gereken ve piyasaların seyrini doğrudan etkileme potansiyeline sahip iki önemli gelişme bulunmaktadır:
- TCMB Para Politikası Kurulu Faiz Kararı: Haftanın en kritik verisi olarak, hem TL varlıklar hem de genel risk iştahı üzerinde belirleyici olacaktır.
- CHP Kurultay Davası Duruşması: Beklenmedik bir sonucun yaratabileceği siyasi gerilim, piyasalarda kısa vadeli volatiliteye neden olabilir.
5.2. Stratejik Değerlendirme: Riskler ve Fırsatlar
Bültenimizde ele alınan gelişmeler ışığında, yatırımcıların dikkat etmesi gereken riskler ve değerlendirebileceği potansiyel fırsatlar aşağıda özetlenmiştir.
Öne Çıkan Riskler:
- Faiz Kararı Volatilitesi: TCMB'nin piyasa beklentisinden farklı bir adım atması, özellikle faizleri "pas geçmesi", borsada ve diğer riskli varlıklarda sert satışları tetikleyebilir.
- Reel Sektör Kırılganlığı: Reel sektörün artan borçluluğu ve kredi sıkışıklığı, orta vadede hem bankacılık sektörü hem de genel olarak borsa için bir risk unsuru olmayı sürdürmektedir.
- Altında "Ölü Kedi Zıplaması" Riski: Değerli metallerdeki sert düşüşlerin ardından net bir dip oluşumu teyit edilmeden yeni pozisyonlar açmak, teknik analizde "ölü kedi zıplaması" olarak adlandırılan, düşüş trendi içindeki geçici ve aldatıcı tepki yükselişlerine yakalanma riski taşımaktadır.
Potansiyel Fırsatlar:
- Borsada Kısa Vadeli Ralli: Beklentiler doğrultusunda bir faiz indirimi gelmesi ve siyasi gündemden olumsuz bir haber akışı olmaması durumunda, Borsa İstanbul'da mevcut "rahatlama rallisi" (relief rally) bir süre daha devam edebilir.
- Uzun Vadeli Altın Pozisyonları: Mevcut sert düşüş, jeopolitik ve makroekonomik ana trendin devam edeceğine inanan uzun vadeli yatırımcılar için, piyasanın dengelenmesinin ardından kademeli alım fırsatları sunabilir.