Yıl Sonu Sürprizi: Altın Neden 5000'e Koşarken, Amerikan Borsaları Satış Fırsatı Sayılıyor?
Yıl sonu yaklaştığında yatırımcıların aklında hep aynı soru belirir: Noel Baba Rallisi (Santa Rally) bu yıl da gelecek mi? Tatil öncesi dönemde kurumların ve trader’ların primlerini maksimize etmek için piyasaları yukarı taşıyacağı inancı, her yıl piyasada benzer bir heyecan yaratır. Ancak Artunç Kocabalkan ve Fikret Önder’in analizleri, bu iyimser tabloyu tersine çevirecek kadar cesur ve çarpıcı.
Piyasaların tek yönlü beklentiye kapıldığı dönemlerde, en büyük hareketler genellikle tam tersi yönde gerçekleşir. Bu yayınlarda öne çıkan beş kritik çıkarım, yıl sonuna girerken yatırımcılar için ezber bozan ipuçları sunuyor.
Altın: Düşüşler İhlalden İbaret, Hedef 5.000 TL
Genellikle borsalar yükselirken altın geride kalır. Fakat bu kez tablo farklı. Artunç Kocabalkan, altın grafiklerinde güçlü bir yükseliş formasyonu görüyor. Altının “çanak formasyonu”nu tamamlayarak 5.000 TL seviyesine doğru hareket etmesini bekliyor. 3.950-3.960 TL bandına kadar olan düşüşlerin “ihlâl” olarak kalacağını, ardından yeniden yükselişin başlayacağını vurguluyor.
“Biz dedik ki 3950-60 altına düşüşler ihlal olarak kalır, altın yükselir... altın yükseliyor.” — Artunç Kocabalkan
Bu analiz, altının sadece güvenli liman değil, aynı zamanda güçlü bir büyüme potansiyeline sahip bir yatırım aracı olarak konumunu koruduğunu gösteriyor.
Gümüş: Sanayi Metali Olarak Sınırlı Hareket Beklentisi
Gümüş, genellikle altının küçük kardeşi olarak görülür; ancak bu defa yorumlar daha temkinli. Kocabalkan, gümüşe olan ilginin sınırlı kaldığını ve onu esasen endüstriyel bir metal olarak değerlendirdiğini belirtiyor. Bu nedenle gümüşteki hareketin, altın kadar güçlü olmayabileceğini düşünüyor.
Yüksek volatilite nedeniyle gümüşte teknik analiz büyük önem taşıyor. Bu bağlamda yatırımcıların, Cem Alpay’ın hazırladığı gümüş raporlarını yakından takip etmesi öneriliyor.
Amerikan Borsaları: Her Yükseliş Bir Satış Fırsatı
ABD borsalarında yaşanan yükseliş, birçok yatırımcı için umut verse de Kocabalkan için bu hareket, bir satış fırsatı. S&P ve Nasdaq’taki yükselişlerin “mini rahatlama rallisi” olduğunu, ancak bunun uzun sürmeyeceğini savunuyor. Ona göre piyasada “ikili tepe” formasyonu oluşmak üzere ve bu, yeni bir satış dalgasının habercisi olabilir.
“Ben Amerikan borsalarında ve Bitcoin’de yükselişi satış fırsatı olarak görürüm... oradan satıp short pozisyona geçerim.” — Artunç Kocabalkan
Bu yaklaşım, klasik “düşüş alış fırsatıdır” anlayışının tam tersine, “yükseliş satış fırsatıdır” stratejisini öne çıkarıyor. Kocabalkan, yatırımcıların stop-loss mekanizmalarını daraltarak olası satış dalgasına karşı temkinli olmaları gerektiğini vurguluyor.
Borsa İstanbul: Sistemik Riskler ve Kurumsal Güven Krizi
Borsa İstanbul’da yıl sonu görünümü karmaşık. Murat Raşit Arslanoğlu, likit hisselerde hareketlenme beklerken, Haydar Acun ve Artunç Kocabalkan, piyasanın yapısal zayıflıklarına dikkat çekiyor. Özellikle halka arzlarda yaşanan sorunlar, yanlış fiyatlamalar ve SPK’nın pasif tutumu, ciddi eleştirilere neden oluyor.
Kocabalkan, Borsa İstanbul’un “ayıplı ürünleri rafına koyan bir market” gibi davrandığını söyleyerek sert bir çıkış yapıyor. Bu durumun yatırımcı güvenini sarstığını ve sistemik risk oluşturduğunu belirtiyor.
“Adalet mülkün temelidir, bodrum katı değildir.” — Artunç Kocabalkan
Bu söz, piyasalardaki sorunların sadece fiyat hareketleriyle değil, sistemin adalet mekanizmasıyla da ilgili olduğunu çarpıcı biçimde özetliyor.
BES ve Uzun Vadeli Güven: Finansal Sistemin Temeli
Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) gibi uzun vadeli yatırım araçlarının başarısı, sisteme duyulan güvene bağlıdır. Eğer piyasa düzenleyicileri, yatırımcıyı koruma görevini yerine getirmezse, bu güven zedelenir. Murat Arın’ın teknik analizleri kadar, şeffaflık ve adalet ilkeleri de piyasaların sürdürülebilirliği için kritik öneme sahiptir.
Kocabalkan ve Acun’un vurguladığı bu noktalar, finansal sistemdeki güven eksikliğinin sadece kısa vadeli trade’leri değil, Türkiye’nin uzun vadeli tasarruf kültürünü de tehlikeye attığını gösteriyor.
Sonuç: İki Taraflı Kırılma ve Güven Krizi
Piyasalar şu anda klasik bir “Santa Rallisi” havasından çok, her iki yöne de kırılabilecek sıkışık bir dönemde. Fikret Önder’in uzun vadeli 2026 portföy stratejileri umut verse de, kısa vadede Kocabalkan’ın temkinli yaklaşımı dikkat çekiyor.
Türkiye’de ise tablo daha derin: Piyasalar teknik olarak yön bulabilir, ancak SPK ve Borsa İstanbul görevini layıkıyla yapmadıkça, yatırımcıların piyasaya ve hatta sisteme olan güveni yeniden tesis edilemez. Çünkü bir piyasa, yalnızca fiyatı değil; aynı zamanda adaleti de ölçer.



