Selçuk Geçer SON DAKİKA UYARISI:
Dolar 85 TL'ye Fırlarsa... | Altın Yorumları & Türkiye Ekonomisi
Türkiye ekonomisi, kaynaklarda sunulan uzman görüşleri, özellikle Selçuk Geçer’in eleştirel analizleri ve İsmail Gülle'nin uyarıları ışığında, büyük bir yapay denge ve sürdürülemezlik üzerine kurulmuş karmaşık ve yüksek riskli bir tablo çizmektedir. Resmi veriler ile vatandaşın yaşadığı gerçekler arasındaki büyük uçurum, bu dengenin ne kadar kırılgan olduğunu göstermektedir.
İşte kaynaklara dayalı olarak Türkiye ekonomisinin mevcut durumunun ve karşı karşıya olduğu risklerin ayrıntılı bir tartışması:
1. Para Politikaları ve Kur Baskılama Çelişkisi
Kaynaklarda, mevcut ekonomi yönetiminin izlediği politikaların "ekonomi politikasızlıkları" olarak adlandırıldığı ve işlerin sadece para politikalarıyla yürütülmeye çalışıldığı belirtilmektedir.
Döviz Kurundaki Manipülasyon ve Gerçek Değer:
- Selçuk Geçer’e göre, dolar kuru şu anda gerçek seviyesinde değildir ve manipüle edilmektedir.
- Turizm, ihracat ve üretim verilerinde bu durum net bir şekilde görülmektedir.
- Yorumcu, TÜİK enflasyonu baz alındığında dahi doların 80 liranın, hatta 85 liranın üzerine çıkmış olması gerektiğini savunmaktadır.
- Bu durum, mevcut ekonomi politikalarının uzun süre sürdürülebilir olmadığını net bir şekilde ortaya koymaktadır.
Gram Altın Fiyatı Üzerindeki Etkisi:
- Döviz kurunun baskılanması, döviz endeksli bir ürün olan gram altının fiyatının da gerçek değerini yansıtmamasına neden olmaktadır.
- Selçuk Geçer, doların olması gereken seviyeye (85 TL civarına) gelmesi durumunda, şu an 5.600 TL seviyesinde olan gram altının bir anda 11.000 TL ile 12.000 TL seviyelerine fırlayabileceği uyarısında bulunmaktadır. Bu, altının Türkiye’de bastırılmış kura karşı zorunlu bir sigorta işlevi gördüğünü göstermektedir.
2. Reel Sektör Krizi ve 2026 Uyarısı
Türkiye’nin ihracatçı ve üretici kesimi, mevcut kur, faiz ve vergi politikaları nedeniyle büyük zorluklar yaşamaktadır.
- Üretimde Gerileme: TÜİK verilerine göre sanayi üretimi Eylül ayında %2.2 gerilemiş, bu da üretimin ne kadar fecaat bir durumda olduğunu göstermektedir.
- Dış Ticaret Açığı: Döviz baskısı nedeniyle cari açığın hızla arttığı görülmektedir. Ocak-Ekim döneminde dış ticaret açığı 75 milyar dolara ulaşmış, yıllıklandırılmış cari açık ise Eylül’de 20.1 milyar dolar olmuştur.
- Şirket Batışları ve İsmail Gülle’nin Uyarısı: Eski TİM Başkanı İsmail Gülle, mevcut kur ve faiz politikaları devam ederse reel sektörün çöküşe sürükleneceği uyarısını yaparak, "2026'yı geçirene kurşun işlemez" ifadesini kullanmıştır.
- Bedava Şirket Satışları: Selçuk Geçer, İsmail Gülle’nin uyarısını derinleştirerek, 2026 yılında arka arkaya konkordato değil, şirket batışları görüleceğini ve bu şirketlerin yabancılar tarafından "bedavadan el değiştirdiğini" öngörmektedir.
- Yanlış Yabancı Sermaye Algısı: Kaynaklar, son dönemde gelen 11 milyar dolarlık doğrudan yabancı sermayenin, sıfırdan fabrika yatırımı değil, mevcut Türk şirketlerinin ucuza satılması anlamına geldiğini belirtmektedir.
3. Sosyo-Ekonomik Koşullar ve Demografik Çıkarımlar
Ekonomik politikaların yetersizliği, toplumun temel yaşam koşulları ve demografik hedefleri üzerinde de ciddi baskı yaratmaktadır.
- Fakirleşen Vatandaş ve Yüksek Yoksulluk Sınırı: Selçuk Geçer, uygulanan politikaların her geçen gün insanların biraz daha fakirleşmesine sebep olduğunu belirtmektedir. Yoksulluk sınırı 90.000 lirayı geçmiş durumda olup, önümüzdeki aylarda 100.000 liralık seviyeyi de geçecektir. Buna karşın asgari ücret 22.100 lira, ortalama ücretler ise 35-40.000 lira civarında kalmaktadır.
- Demografik İntihar Eleştirisi: Cumhurbaşkanı Erdoğan, nüfus artışındaki düşüşün "intihar" olacağını belirterek, en az 4-5 çocuk yapılması çağrısında bulunmuştur. Selçuk Geçer, bu çağrının ülkenin kalkınması için haklı olduğunu kabul etmekle birlikte, ekonomik koşulların bu çağrıyı imkansız hale getirdiğini sert bir dille eleştirmektedir:
"İnsanlara umut vermediğiniz sürece insanlara gerçekten ekonomik bir bağımsızlık sağlamadığınız sürece onların kaygılarını arttırdığınız sürece nüfusun artmasını bekleyemezsiniz insanların 4 beş çocuk yapmasını da bekleyemezsiniz sayın Cumhurbaşkanı...".
- Genç Nüfusun Kaçışı: Daha tehlikeli bir sorun olarak, mevcut genç nüfusun bile yurt dışına kaçmaya çalıştığı belirtilmekte; Cumhurbaşkanı'nın daha çok çocuk yapılmasını istemek yerine, mevcut genç nüfusun kaçmaması için önlemler alması gerektiği vurgulanmaktadır.
4. Sektörel Zorluklar ve Güvenli Limanlara Yönelim
- Otomotiv Sektöründeki Baskı: İthal otolara ödenen fatura 20.9 milyar dolara çıkmıştır. Yerli oto TOGG ve Türkiye’de üretilen diğer yerli araçlar, Çin firmalarının (örneğin BYD) daha düşük fiyatlarla piyasaya girmesi nedeniyle satılamaz hale gelmiş, hatta TOGG’un kendi pazarını kaybetme noktasına geldiği belirtilmiştir.
- Lira Bazlı Birikim Riski: Kaynaklarda, kurun ve enflasyonun gerçek değerinin çok daha yüksek olduğu göz önüne alındığında, Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) gibi uzun vadeli lira bazlı tasarrufların, getirilerine rağmen reel değerini koruyamama riski taşıdığı ima edilmektedir. Yatırımcılar, zorunlu olarak altın ve döviz endeksli ürünlere yönelmeye devam etmektedir.
Özet
Türkiye ekonomisi, Selçuk Geçer’in yorumladığı şekliyle, şirket batışları, yüksek dış açıklar, baskılanmış döviz kuru ve halkın artan fakirleşmesi gibi ciddi yapısal sorunlarla karşı karşıyadır. Bu sürdürülemez dengenin bozulması, özellikle gram altın fiyatında görülecek anlık ve çok sert fiyat sıçramaları gibi sonuçları beraberinde getirme potansiyeli taşımaktadır.



