ALTIN Ons ve Gram Analizleri

"Altın ons ve gram fiyatlarında küresel dalgalanmaların arkasındaki dinamikleri keşfedin!"

Amerikan Borsa Analizleri

"Wall Street'in nabzını tutun: Nasdaq ve Dow Jones endekslerindeki kritik hareketleri analiz ediyoruz."

BİST Türkiye Borsa Analizleri

"BİST 100'de fırsatlar ve riskler: Yerel piyasanın en güncel teknik ve temel analizleri burada."

GÜMÜŞ Ons ve Gram Analizleri

"Gümüş piyasasında volatilite yükseliyor: Ons ve gram fiyat tahminlerimizle yatırım stratejilerinizi güçlendirin."

Haftalık Piyasa Özeti

"Altın, döviz, borsa ve gümüşte haftanın en kritik gelişmeleri ve önümüzdeki dönemin anahtar beklentileri tek bakışta!"

02 Kasım 2025

Altın, Borsa ve Gümüş İçin Çarpıcı Tahminler

Piyasa Ustaları Ne Diyor? Altın, Borsa ve Gümüş İçin Çarpıcı Tahminler

Giriş: Yatırımcının Kafa Karışıklığı

Finans piyasalarında birbiriyle çelişen haber akışları ve uzman yorumları arasında yolunu bulmaya çalışan yatırımcı için kafa karışıklığı kaçınılmazdır. Bugünün gerçekleri yarının beklentilerini şekillendirirken, asıl soru şudur: 2025 sonu ve sonrası için piyasalar bize ne hazırlıyor? Bu bilgi bombardımanı içinde, Türkiye'nin önde gelen finans yorumcularının ileriye dönük projeksiyonlarını damıtarak net bir yol haritası sunmak kritik önem taşıyor. Bu yazı, Devrim Akyıl ve Selçuk Geçer gibi piyasa ustalarının 2025 sonbaharı itibarıyla yaptıkları analizleri sentezleyerek altın, gümüş ve borsalardaki gelecek beklentilerini anlaşılır bir şekilde ortaya koymayı amaçlamaktadır.


1. Altın: Kısa Vadeli Düzeltme mi, Uzun Vadeli Fırsat mı?

Uzmanların 2025 sonu için çizdiği senaryolarda, altının 4.000 dolar seviyelerini aştığı bir ortamda dahi temel tartışma, olası kısa vadeli düzeltmeler ile güçlü uzun vadeli pozitif görünüm arasındaki gerilimde odaklanıyor.

Düşüş Beklentisi ve Teknik Görünüm

Yorumcular, zirve seviyelerden sonra yaşanabilecek bir geri çekilmeye karşı temkinli bir duruş sergiliyor.

  • İslam Memiş, ons altının 4.000 doları aştığı bir senaryoda yaşanan sert düşüşü bir "manipülasyon balonunun patlaması" olarak nitelendiriyor. Kasım 2025’te 3.800 dolar seviyesinin ana destek olacağını belirtiyor.
  • Tunç Şatıroğlu, teknik göstergelerin altının "sata dönmüş" bir trende girdiğine ve bu ortamda yukarı yönlü tepkilerin bir satış fırsatı olabileceğine dikkat çekiyor.
  • Emre Şirin ise altının bir süre daha yatay bir bantta seyredeceğini ve kısa vadede ani, büyük bir hareket beklenmemesi gerektiğini düşünüyor.

Uzun Vadeli Yükselişin Temelleri

  • Devrim Akyıl, değerli metallerdeki yükseliş döngüsünün 2028’e kadar devam etmesini bekliyor ve hisse senetlerine kıyasla altına olan düşük yatırım oranına dikkat çekiyor.
  • Selçuk Geçer, Fed’in faiz indirimlerinin altının yükselişinde ana itici güç olacağını vurguluyor.
  • Devrim Akyıl’ın şu sözü tabloyu özetliyor: “Hisse senetlerine 2.7 trilyon dolarlık nakit girişi olmuş... altına sadece 0.1 trilyon dolar... altının hisse senedine göre 27 kat daha yolu var.”

Analiz: Devrim Akyıl ve İslam Memiş gibi yorumculara göre, 3.700–3.800 dolar bandına yaşanabilecek geri çekilmeler uzun vadeli yatırımcılar için stratejik alım fırsatı oluşturuyor.


2. Gümüş: Altını Gölgede Bırakacak Parlak Performans Potansiyeli

Gümüş konusunda uzmanlar neredeyse oybirliği içinde: Gelecekte potansiyel olarak altından daha iyi bir performans sergileme kapasitesine sahip.

Arz-Talep Dengesizliği ve Endüstriyel Motor

  • Devrim Akyıl, 2021–2025 arasında 796 milyon ons’luk sistemik bir arz açığına ve Çin ile Hindistan’dan gelen rekor talebe dikkat çekiyor.
  • Selçuk Geçer, Fed’in faiz indirimleriyle canlanacak sanayi üretiminin gümüş talebini artıracağını ve “Altın 1 yükseliyorsa gümüş 2 yükselecek” sözleriyle potansiyeli vurguluyor.
  • İslam Memiş, 45–49 dolar aralığını kritik bir alım penceresi olarak değerlendiriyor.

Analiz: Gümüş, hem parasal genişlemeden hem endüstriyel üretimden faydalanan ikili karakteriyle, uzun vadeli yatırımcı için yüksek büyüme potansiyeli taşıyor.


3. Amerikan Borsaları: Tarihi Balon mu, Kaçırılmayacak Fırsat mı?

Yorumcular arasında en büyük görüş ayrılığı ABD borsalarının geleceği konusunda yaşanıyor.

Yükseliş Tezleri

  • Selçuk Geçer ve Tunç Şatıroğlu, Nvidia, Microsoft ve Google gibi devlerin yapay zeka ve yüksek teknoloji yatırımlarıyla yükselişin süreceğini düşünüyor.
  • Tunç Şatıroğlu, güçlenen dolar endeksinin Avrupa sermayesini ABD’ye yönlendireceğini belirtiyor.

Çöküş Uyarısı

  • Devrim Akyıl, ABD borsalarının likiditeyle şişirilmiş bir balon içinde olduğunu ve bu balonun patlamasının kaçınılmaz olduğunu vurguluyor.
  • Bu çöküşün, sermaye akışını altın ve gümüş gibi değeri baskılanmış varlıklara yönlendireceğini öngörüyor.

Analiz: Momentum odaklı yatırım ile değer odaklı temkinli yaklaşım arasındaki bu ikilem, 2025 sonrası yatırım stratejisinin en kritik kararı olarak öne çıkıyor.


4. Borsa İstanbul: Kırılgan Bir İyimserlik Havası

2025 sonu itibarıyla Borsa İstanbul’da temkinli ancak umutlu bir hava hakim.

Kasım Ayı Ralli Beklentisi

  • Emre Şirin ve İslam Memiş, dalgalı geçecek Ekim 2025’in ardından pozitif bir Kasım rallisi bekliyor.
  • İslam Memiş, endeks için 11.800 puan hedefini korurken reel getirinin sınırlı olabileceğini söylüyor.

En Büyük Risk: Siyaset

  • Devrim Akyıl ve Tunç Şatıroğlu, piyasanın tamamen iç siyasi istikrara bağlı kırılgan bir yapıda olduğunu vurguluyor.
  • Tunç Şatıroğlu’nun dikkat çekici sözü: “En iyi paralar borsada Nebati zamanında kazanıldı, değil mi?”

Analiz: Teknik olarak pozitif sinyaller güçlü olsa da, bu iyimserlik tamamen siyasi faktörlere bağlı bir şartlı yükseliş görünümü sunuyor.


Son Söz: Portföyünüz Hangi Hikayeyi Anlatıyor?

Piyasa ustalarının analizleri üç temel mesaj veriyor:

  1. Değerli metallerde uzun vadeli fırsatlara inanç, kısa vadeli düşüşleri stratejik alım fırsatı olarak görmek.
  2. ABD borsalarında büyüme hikayesi ile balon uyarısı arasındaki sert ayrışma.
  3. Borsa İstanbul’da siyasi istikrarın belirleyici olduğu kırılgan umut.

Sonuç olarak, kendinize şu soruyu sormalısınız: Portföyünüz mevcut rüzgârı arkasına alan bir yelkenli mi, yoksa olası fırtınalara karşı demirlemiş güvenli bir liman mı?

30 Ekim 2025

Altın, Borsa ve Yatırımda Sırada Ne Var?

Uzmanlar İkiye Bölündü: Altın, Borsa ve Yatırımda Sırada Ne Var?

Giriş: Yatırımcı İkilemi

Bir yanda “altın alın” diyenler, diğer yanda “borsa rekor kıracak” uyarıları... Peki bu karmaşık piyasada kime inanmalı, ne yapmalı? Finans dünyasından gelen çelişkili haberler ve uzman görüşleri, pek çok yatırımcıyı bir belirsizlik denizinde bırakıyor. Bu yazı, gürültüyü keserek Cihat E. Çiçek, Artunç Kocabalkan, Selçuk Geçer, Barış Soydan ve Emre Şirin gibi önde gelen yorumcuların temel görüşlerini sentezleyerek ve analiz ederek net bir tablo sunmayı amaçlıyor.

1. Altın: Düzeltme Bitti mi, Yoksa Tehlike Çanları mı Çalıyor?

Yorumcular, altının hızlı yükseliş sonrası sağlıklı bir düzeltme sürecinden geçtiği konusunda hemfikir. Ons altın 3.900 dolar seviyelerine kadar gerilese de güçlü alım desteğiyle toparlandı. Selçuk Geçer bu düşüşü sağlıklı bir “kar satışı” olarak değerlendirirken, Tunç Şatıroğlu daha temkinli davranarak “satmak için geç, almak için erken” diyor. Artunç Kocabalkan ise altının bir süre dar bir bantta işlem görebileceğini belirtiyor.

Merkez bankalarının alım yönlü pozisyonları dikkat çekici. Barış Soydan ve Selçuk Geçer, TCMB dahil olmak üzere dünya genelindeki merkez bankalarının güçlü alımlarını sürdüğünü vurguluyor. Cihat E. Çiçek ise Hindistan’ın rezervlerini ülke içine taşımasını “akıllı paranın güvenli limana yönelmesi” olarak yorumluyor. Artunç Kocabalkan’ın sözleri bu süreci özetliyor: “Fast money şu anda altından uzak duruyor ama akıllı para, merkez bankaları aracılığıyla altında kalıyor.”

Kısacası altın, kısa vadede dalgalı bir seyir izlese de, uzun vadede merkez bankalarının desteğiyle güçlü bir zemin bulmaya devam ediyor.

2. Gümüş: Altının Gölgesinde Saklı Bir Fırsat mı?

Gümüş, fiyat hareketlerinde altını yakından takip ediyor. Cihat E. Çiçek ve Barış Soydan, fiyatın 48 dolar civarında dengelendiğini belirtiyor. Selçuk Geçer ise uzun vadede 140 dolarlık bir hedef öngörerek dikkat çekici bir tahminde bulunuyor. Gümüş, altına göre daha az konuşulsa da bazı uzmanlara göre uzun vadede daha yüksek bir getiri potansiyeline sahip.

3. Amerikan Borsaları: Teknoloji Balonu Patlamak Üzere mi?

ABD borsalarındaki yükselişin ana motoru teknoloji sektörü. Nvidia ve Apple gibi devlerin piyasa değerleri rekor seviyelere ulaşmış durumda. Selçuk Geçer bu şirketlerin yapay zeka odaklı büyümesinin süreceğini öngörürken, Cihat E. Çiçek bu rallinin “balon benzeri” bir yapı oluşturduğunu belirtiyor. Alphabet’in yalnızca %1 kâr artışına rağmen altı ayda %73 yükselmesi bu tespiti destekliyor.

Artunç Kocabalkan ve Barış Soydan, Meta’nın zayıf bilançosuna dikkat çekerek piyasanın genelinde bir aşırı değerlenme riski olduğunu vurguluyor. Ayrıca, tarihsel olarak Fed’in faiz indirimleri sonrasında resesyon ve %20-30’luk düşüşlerin yaşandığı hatırlatılıyor. Dolayısıyla uzmanlar, bu rallinin güçlü bir anlatıya dayansa da, temellerinin kırılgan olabileceği konusunda uyarıyor.

4. Borsa İstanbul: Yükseliş Beklentisi mi, Yeni Bir Tuzak mı?

Borsa İstanbul’da temkinli iyimserlik hakim. Emre Şirin, küçük yatırımcıyı eleyen bir “kasım rallisi” beklerken, Artunç Kocabalkan uzun vadeli tutma stratejisini savunuyor. Barış Soydan, 10.850 seviyesini destek, 11.000’i direnç olarak tanımlıyor. Tunç Şatıroğlu ise endeksin 11.000 seviyesini kararlı biçimde aşmadan yeni alımların riskli olabileceğini belirtiyor.

Uzmanların ortak görüşü, plansız ve kısa vadeli hareketlerin zarar getireceği yönünde. Sabır ve strateji, bu piyasanın en kritik unsurları olarak öne çıkıyor.

Sonuç: Gürültüyü Aşıp Strateji Kurmak

Piyasalarda kısa vadeli oynaklık ve uzun vadeli eğilimler arasındaki gerilim sürüyor. Altında hızlı paranın yarattığı volatilite, borsalarda teknoloji hisselerinin yüksek değerlemeleriyle çelişiyor. Uzmanların birleştiği temel tavsiye: günlük gürültüyü filtreleyip, uzun vadeli stratejiye sadık kalmak. Bu noktada yatırımcı, altın ve gümüşün “akıllı para” güvenliğine mi, yoksa teknoloji odaklı yüksek riskli getirilere mi yöneleceğine karar vermek zorunda. Seçim, portföyün geleceğini belirleyecek.

Piyasaların Kafası Karışık: Düşen Altın, Uçan Borsalar ve Uzmanların Çarpışan Yorumları

Piyasaların Kafası Karışık: Düşen Altın, Uçan Borsalar ve Uzmanların Çarpışan Yorumları

Giriş: Yatırımcının Kafa Karışıklığı

Günümüz yatırımcısı, birbiriyle taban tabana zıt sinyallerin bombardımanı altında bir seyrüsefer kaosu yaşıyor. Bir yanda güvenli liman olarak bilinen altın, son yılların en sert düşüşlerinden birini yaşarken; okyanusun diğer tarafında ise boğalar sahneyi tamamen ele geçirmiş durumda ve Amerikan borsaları rekor üstüne rekor kırıyor. Piyasaların böylesine çelişkili sinyallerle dolu olduğu bir dönemde, önde gelen yorumcuların analizleri bizlere nasıl bir yol haritası sunabilir? Gelin, uzmanların yorumlarını bir araya getirerek bu karmaşık manzarayı aydınlatmaya çalışalım.

1. Altın: Panik Satışı mı, Yoksa Yüzyılın Alım Fırsatı mı?

Altın fiyatları, son dönemde yatırımcısını şaşırtan keskin bir düşüş yaşadı. İslam Memiş, ons altının sadece 1.5 haftalık bir süreçte yaklaşık 500 dolarlık bir değer kaybı yaşadığına dikkat çekerken, Barış Soydan ise yurt içinde gram altının 6.200 TL seviyelerinden 5.630 TL’ye kadar gerilediğini belirtiyor.

Peki bu sert düşüş ne anlama geliyor? İslam Memiş, yıl sonuna kadar devam edecek bir “manipülasyon piyasası” uyarısında bulunarak bu düşüşleri kısa vadeli bir “alım fırsatı” olarak değerlendiriyor. Buna karşılık Cihat E. Çiçek ve Selçuk Geçer gibi isimler ise durumu bir “çöküş” olarak görmüyor; bu hareketi %10’luk olağan bir düzeltme olarak yorumlayarak daha sakin bir bakış açısı sunuyorlar.

Türkiye özelinde tablo daha da karmaşık. Barış Soydan’a göre, gram altın fiyatı, ithalat kısıtlamaları ve arz darlığı nedeniyle dünya fiyatlarına göre kilogram başına yaklaşık 69.900 dolar primli. Cihat E. Çiçek bunu şöyle özetliyor: “Üstelik 6.000 dolar diğer dış dünya ülkelere göre primli alıyorsunuz. Alıyoruz abi. Güvenmiyoruz. Başka hiçbir şeye güvenmiyoruz.”

2. Gümüş: Altının Gölgesinde Sabır Testi

Gümüş de altınla benzer bir düşüş trendi izleyerek yatırımcısının sabrını test ediyor. Bu noktada, piyasadaki dalgalanmalara karşı panik yapmak yerine planlı hareket etmenin önemi öne çıkıyor. İslam Memiş’in gümüş için belirlediği kademeli alım planı, bu stratejiye somut bir örnek teşkil ediyor: portföyünün %50’sini 49 dolarda, %25’ini 47 dolarda, kalanını ise 45 dolarda almayı planlaması.

Barış Soydan’a göre gümüş, son bir yılda yatırımcısına %66 kazandırdı. Bu veri, sabırlı yatırımcının uzun vadede kazançlı çıkabileceğini ortaya koyuyor.

3. Amerikan Borsaları: Rekorlar Partisi mi, Tehlikeli Bir Anomali mi?

Tunç Şatıroğlu ve Barış Soydan, Amerikan borsalarının rekor seviyelere ulaştığını vurguluyor. Ancak Cihat E. Çiçek, bu yükselişin sağlıksız olduğunu düşünüyor: S&P 500 endeksi rekor kırarken, 500 şirketin 400’ü günü ekside kapatıyor. Bu, yükselişin yalnızca birkaç mega teknoloji şirketi (Nvidia, Apple, Microsoft) tarafından taşındığını gösteriyor.

Barış Soydan, Citi analisti Scott Kronert’in görüşüne atıfla, bugünkü rallinin 90’lardaki internet balonundan farklı olduğunu savunuyor. Çünkü bu kez şirketler gerçekten kâr ediyor. Ancak ralli dar bir kesime sıkışmış durumda; bu da piyasada kırılgan bir yapı yaratıyor.

4. Borsa İstanbul: Ucuzluk ve Siyasetin Kıskacı

Borsa İstanbul’da tablo hem umut verici hem riskli. Fiyatlar ucuz, ancak siyaset ekonomiden daha güçlü bir etki yaratıyor. Murat Muratoğlu’nun ifadesiyle: “Piyasalar siyasetin esiri... Bugün kim tutuklanıyor? Hangi şirkete kayyum atanıyor?”

İslam Memiş kısa vadede teknik hedeflerle 11.800 puanı beklerken, Cihat E. Çiçek gibi isimler uzun vadeli değer fırsatına odaklanıyor. 2027-2028’e kadar fon alımlarına devam eden bu grup, siyaset kaynaklı dalgalanmaları alım fırsatı olarak görüyor.

Sonuç: Gürültüyü Değil, Sinyali Dinlemek

Piyasalar, kısa vadeli siyasi gürültü ve uzun vadeli ekonomik gerçekler arasında sıkışmış durumda. Altın düşerken Amerikan borsalarının rekor kırması kafa karıştırsa da, uzmanlar derin dinamiklere işaret ediyor. Bu piyasada kazananlar, günlük gürültüyü susturup uzun vadeli sinyalleri dinleyebilenler olacak.

29 Ekim 2025

Fed Faiz Kararı Açıklandı: Kredi Kartı ve Krediler Nasıl Etkilenecek?

Fed Faiz İndirdi: Peki Cüzdanınız Bunu Hissedecek mi? Uzmanların Gözden Kaçan 3 Uyarısı

Giriş: Beklentiler ve Gerçekler

Merkez Bankası faiz indirdiğinde hepimiz biraz rahatlarız, değil mi? Kredi kartı borçlarımızın azalacağını, belki yeni bir araba almanın kolaylaşacağını düşünürüz. Peki ya bu sefer durum farklıysa?

Amerikan Merkez Bankası (Fed), beklentiler doğrultusunda faiz oranlarını çeyrek puan düşürerek gösterge faiz oranını %3,75 ila %4 aralığına çekti. Ancak bu karar, manşetlerde göründüğünden çok daha karmaşık bir arka plana sahip. Bu yazıda, CBS News para piyasaları muhabiri Kelly O'Grady'nin analizleri ışığında, bu kararın manşetlerin ötesindeki gerçek etkilerini ve çoğu kişinin gözden kaçırdığı şaşırtıcı detayları ele alacağız.

1. Gözleri Bağlı Bir Karar: Fed'in Veri İkilemi

Bu kararın en dikkat çekici yönü, alındığı koşullardır: Fed, hükümetin kapanması nedeniyle geleneksel istihdam raporu gibi en kritik ekonomik verilerden yoksun olmasına rağmen, elindeki bir başka kritik veriyle zorlu bir denge kurmak zorundaydı.

CBS News muhabiri Kelly O'Grady'nin belirttiği gibi, Fed bu kez normalde güvendiği istihdam verilerine sahip değildi. Ancak tamamen de kör değildi. Kapanma sırasında yayımlanan tek geleneksel hükümet verisi olan ve enflasyonun %3'e yükseldiğini gösteren Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) raporuna sahiptiler. Bu durum, Fed'i alışılmadık bir pozisyona soktu. Kararlarını şu göstergelere dayandırmak zorunda kaldılar:

  • Özel sektör istihdam raporları (ADP raporu gibi)
  • Şirketlerin işten çıkarma verileri
  • Ve en önemlisi, tüketici duyarlılığı

Tüketici harcamalarının GSYİH'nın üçte ikisini oluşturduğu düşünüldüğünde, tüketici güveni hayati önem taşıyor. Ancak zayıf istihdam sinyallerini, inatçı bir enflasyon verisiyle tartmak zorunda kalmak, bu kararı "gözleri bağlı" bir adımdan çok, eldeki eksik parçalarla zorlu bir bulmacayı çözme çabasına dönüştürdü.

2. Tüketiciler İçin Hayal Kırıklığı: Neden Bu İndirim Size Yaramayacak?

Manşetler "faizler düştü" diye sevinse de, uzmanlar bu indirimin sizin cüzdanınız için neredeyse hiçbir anlam ifade etmediği konusunda uyarıyor.

Kelly O'Grady, bu durumu net bir şekilde ortaya koyuyor. Son beş yılda fiyatların ücretlerden kümülatif olarak daha fazla arttığı bir ortamda, zaten ekonomik yük altında ezilen insanlar için çeyrek puanlık bir indirim yetersiz kalıyor. Bu indirim, kredi kartı faizleri, taşıt kredileri ve değişken faizli konut kredileri gibi borçlanma maliyetlerine cüzi bir etki yapsa da, aylık bütçelerde hissedilir bir rahatlama yaratmaktan çok uzak.

"Çeyrek puanlık bir indirim, bu yükün altında ezilenlere pek yardımcı olmayacak."

Bu nokta, manşetlerdeki olumlu havanın, sıradan insanların cüzdanlarında yaşadığı ekonomik gerçeklikle nasıl çeliştiğini açıkça gösteriyor.

3. Asıl Kazananlar: Gözler Küçük İşletmelerde

Peki, bu faiz indiriminden gerçekten kim fayda sağlıyor? Cevap, bireysel tüketiciler değil, küçük işletmeler.

Kelly O'Grady'nin analizine göre, bu kararın en büyük faydasını görecek kesim, yatırım yapmak ve işlerini büyütmek için kredi maliyetlerinin düşmesini bekleyen küçük işletmeler olacak. Düşen faizler, onlar için yeni bir makine almak veya yeni personel istihdam etmek anlamına gelebilir.

Öte yandan, ev almak isteyenler için durum o kadar basit değil. Fed'in bu kararı, 30 yıllık sabit faizli konut kredisi oranlarına bire bir ve anında yansımıyor. Bu da, kararın makroekonomik (işletmeleri canlandırma) ve mikroekonomik (bireylere sınırlı fayda) etkileri arasındaki derin farkı ortaya koyuyor.

Sonuç: Manşetlerin Ötesine Bakmak

Fed'in son faiz kararı, bize üç önemli ders veriyor:

  1. Kararlar, zayıf istihdam verileri ve inatçı enflasyon gibi çelişkili ve eksik sinyallerle alınabilir; bu da belirsizliği artırır.
  2. Tüketiciler için olumlu gibi görünen bir haber, gerçekte onların hayatına dokunmayabilir.
  3. Ekonomik bir politikanın asıl kazananı, her zaman en çok konuşulan grup olmayabilir.

Bu nedenle, ekonomik haberleri okurken her zaman manşetlerin ardındaki "kimin için iyi?" ve "gerçekte ne anlama geliyor?" sorularını sormak kritik bir önem taşıyor. Fed Başkanı Jerome Powell'ın yapacağı basın toplantısı, bu zorlu koşullarda alınan kararın arkasındaki düşünce yapısını daha da aydınlatacak ve piyasalara geleceğe yönelik ipuçları verecektir.